ÖNSÖZ
Bu kitapta farklı problemlerle psikoterapiye başvuran beş ayrı vakanın terapi süreçleri incelenmiştir. Bu beş vaka seçilirken ruh sağlığı çalışanlarının en çok karşılaştığı problemler ve psikoterapiye başvuran bireylerin benzer ruhsal dinamikleri dikkate alınmıştır. Bu bağlamda; kişilik yapılanmalarının, oedipal çatışmanın, travmaların ve çocuk terapisinin nasıl yürütüldüğü bu vakalar üzerinden anlatılmıştır. Kitapta yer alan psikolojik problemlere ilişkin çeşitli tanımlamalar “teşhis” niteliğinde olmayıp, okuyucuya bilgi vermek amacıyla kullanılmıştır. Bu tanımlamaların birçoğu danışanlarımı belirli periyotlarda gören analitik yönelimli psikiyatri hekimleri ile vardığımız ortak kanaatlerden oluşmaktadır. Bahsi geçen psikiyatristlerle yaptığımız süpervizyon çalışmalarında kullandığımız bu tanımlamalar hiçbir zaman danışanlarla paylaşılmamıştır. Yapılan terapötik müdahaleler bir hastalığın tedavisi kapsamında değerlendirilmemelidir.
Bu beş farklı vakanın psikoterapiye yönlendirilme nedenleri arasında madde bağımlılığı, öfke kontrol problemi, sosyal fobi, tırnak yeme, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik atak gibi şikayet ve semptomlar yer almaktadır. Bu şikayet ve semptomların kökeninde hangi kişilik yapılanmalarının olduğu, bunlara nasıl müdahale edildiği ve yapılan müdahaleler neticesinde gerçekleşen değişim, mümkün olduğunca yalın bir dille anlatılmaya çalışılmıştır. Kitap boyunca bu yalınlığa azami derecede dikkat etmeye çalışsam da bazı konuları izah ederken teknik terimler kullanma zorunluğundan kurtulamadığımı da belirtmek isterim.
Etik kurallar konusunda özellikle bir noktanın altını çizmenin gerek okuyucu, gerek ruh sağlığı çalışanları, gerekse terapiye başvurmayı düşünen bireylerin gizlilik kaygıları açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Öncelikle kitapta bahsedilen vakaların terapisi uzun zaman önce tamamlanmış olup, kendilerinden gerekli izinler alınarak bu kitaba konu edilmiştir. Bu vakalarla ait kimlik bilgileri ile sosyo-demografik bilgiler (yaş, cinsiyet, etnik grup, din, meslek, eğitim, medeni hal gibi özellikler) en yakınlarının dahi tanıyamayacağı şekilde değiştirilmiştir. Değiştirilmiş bu bilgilere dayalı olası benzerliklerde herhangi bir kasıt bulunmamaktadır. Danışanların mahremiyetini korumak amacıyla zaman zaman kurguya yer verilmiş olsa da bu beş vakanın terapi süreçleri tamamen gerçek seanslara dayanmaktadır.
Son olarak belirmek istediğim konu ise kitabın amacıyla ilgilidir. Kitapta geçen vakalara ait çalışmalarımı kaleme alırken psikoterapinin aslında ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Bu konuda ülkemizde son yıllarda önemli çalışmalar olsa da psikoterapinin “iki kişinin sohbet ettiği ve terapistin akıl verdiği bir ortam” olduğu şeklindeki çarpık algı, kimi ruh sağlığı çalışanlarının uygulamalarında dahi kendini göstermektedir. Böyle bir algı; psikoterapinin gereksiz para ve zaman kaybı olduğu inancını doğurmakla beraber, yardıma ihtiyacı olan bireylerin destek alma noktasındaki motivasyonlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bu kitapta; bir terapötik sürecin nasıl işlediği, seanslarda nelerin konuşulduğu, hangi müdahalelerin yapıldığı gibi konular gerçek vakalar üzerinden anlatılarak psikoterapinin profesyonel ve sistemli bir alan olduğu bir kez daha vurgulanmaya çalışılmıştır.
Mustafa GÖDEŞ
Klinik Psikolog